Son ‘ofisten sesler’imiz biraz ‘üst ofisten sesler’ gibi oldu. Ya alt kattakiler bizle muhabbeti kesti ya da bilemiyorum artık. Neyse, uzatmadan konuya girelim…
Metin: Bu Merve sürekli yiyip nasıl 15 kilo kalıyor?
Deniz: Şahane tatlar, enfes mekânlar, ölüm de hayatın gerçeği…
Ulaş: Overteam’de bir kişi on dakika boyunca şirket içi hatla konuşuyorsa, anlayın ki karşı taraftaki Seher’dir.
Merve: Dün gece ben uyanmışım ama aslında uyanmamışım.
Cengiz: Burada ne güzel herkes istediği müziği dinliyor. Biz, Kadir ne dinlerse onu dinliyoruz.
Ulaş: Seher’i niye bekliyorsun, camiye mi gideceksiniz?
Merve: Yok, Beşiktaş’ta içmeye gideceğiz.
Burcu: Dilara Kartal Prenses Lisesi’nde mi okumuş? O ne yaa, “Lady’lik Meslek Yüksekokulu” gibi…
Merve: Berk’e söyle kızsız bir fotoğrafını yollasın.
Ulaş: Senin önceki hayatın yok mu olum, 2 satır özgeçmiş mi olur, cool musun sen?
Berk: Çocuğum ben abi, ne özgeçmişi?
Burcu: Ofisten Sesler’de hep benim sesim çıkıyor niyeyse?
Ulaş: Niyeyse!
Dinçer: Bu kadar sekmenin açık olduğu bilgisayardan hayırlı bir iş çıkmaz zaten.
Metin: Yargıtay’la konuştum, Berk çok memnun siteyi kapatmayın dedim.
Yasemin: Sabah otobüste bir kız düştü, küldür diye ses geldi.
Ulaş: Demek çok kötü düşmemiş ki paldır küldür diye ses çıkmamış, sadece küldür sesi çıkmış.
Seher: Senin ismin hangi Berk? ‘g’ ile biten mi ‘k’ ile biten mi?
Berk: Senin paşa gönlün hangisini isterse.
Seher: Olur mu ikisinin anlamı farklı, biri yaprak demek diğeri şimşek.
Berk: Hee o zaman şimşek olan, öyle düşünülmüş çünkü.
Yasemin: Şimşek Berk!
Seher: Flash Gordon gibi…
Seher: Bütün Subway’i mi sipariş verdin, naptın?
Dinçer: Bu sipariş sabaha gelir anca.
Ulaş: Eşek yaşam alanına ne denir?
Metin: Overteam denir.
Seher: Buradaki erkeklerden şikâyetçiyiz.
Deniz: Üçünün en iyi yönlerini alıp ideal erkek yaratın siz de.
Ulaş: Gerek yok, yine ortaya ben çıkarım.
Ulaş: En iyi Metin, evden çalışan Metin’dir.